Ekonomi Bakanı Zeybekci : Kredi derecelendirme kuruluşları
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye ilişkin olumsuz bir tavır içinde olduğunu, bu kuruluşların önünde el pençe divan duracak bir durumlarının olmadığını, bu kuruluşlarla ilişkiyi kesmenin de onlara önem vermek anlamına geleceğini söyledi.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye ilişkin olumsuz bir tavır içinde olduğunu, bu kuruluşların önünde el pençe divan duracak bir durumlarının olmadığını, bu kuruluşlarla ilişkiyi kesmenin de onlara önem vermek anlamına geleceğini söyledi.
İzmir programı kapsamında Ege İhracatçı Birlikleri tarafından Kordon'da bir restoranda verilen yemekte basın kuruluşları genel yayın yönetmenleri ve temsilcileriyle biraraya gelen Zeybekci, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerinde rakamları gözönüne almadan değerlendirme yaptığını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Fitch'in ilk turun ardından haftanın ilk günü bir açıklama yaptığını, Türkiye'de siyasi istikrarsızlık ve risklerle ilgili yorumlarda bulunduğunu anlatan Zeybekci, "Değerlendirmede, 'kurulacak olan hükümetle ilgili hükümetin yapısı da önemli ama yetmez 2015 Haziran'daki seçimlerinden sonraki bilmem ne' diye yorumlar yapılmış. Yahu sen siyasi bir enstitü müsün ekonomi derecelendirme kuruluşu musun ? Bizim dış ticaret açığımızda yüzde 25 daralma var, cari açıkta yüzde 34 daralma var. Yıl sonunda hedef koymuşuz ve 'başarılı olacak' demişler. Yüzde 6,4 cari açığa ulaşırsak 2014 sonunda bu bir başarı olacaktır. Türkiye olarak şu anda yüzde 5,5'e gidiyoruz cari açıkta. Buna kimse bir şey söylemiyor. AB'de toplamda 6 milyon insan istihdamda aşağıya giderken Türkiye aynı dönemde 6 milyon yukarı gitmiş. Dünyada bu alanda bir numara olmuş. Bundan kimse dem vurmuyor. İhracatını Irak'taki, Rusya'daki sıkıntıya rağmen yüzde 6,5 artırırken, büyümesini onların tüm beklentilerine rağmen 18 çeyrekten bu yana ortalama yüzde 6 oranında sürdürürken kalkıp da Türkiye ile negatif açıklamalar yapılıyor. Biz şimdi yeni bir çalışma yaptık. 11 tane Türkiye ile hemen hemen aynı puanı verdikleri ülkelerin durumlarına bakıyorsun. Bir de bizimkine bakıyorsun. Olumsuz şey söylemek için o kadar çok gayret gösteriyorlar ki.
Bir gazetecinin "Bu olumsuz tavrın nedeni ne ?" sorusu üzerine ise Zeybekci, şunları söyledi:
"Bu puanları aşağıda tuttuğunuz sürece siz faizi yüksek ödemek zorundasınız. Uluslararası fonlar, yatırım kuruluşları derecelendirme kuruluşlarının puanlarına göre 'BB (-)'ye şu kadar fon ayıracağım' gibi şeyler söylüyor. Dolayısıyla bununla ilgili ön yönetim yapılmaya çalışılıyor. Türkiye ve maliyetleriyle ilgili. Türkiye'den faiz anlamında yüksek getiri isteyenlerin de böyle bir ön yönlendirmeleri, algı yönetimlerinin olma ihtimali de yüksek diye düşünüyoruz.
Para piyasasında olup da para satan insanların 'falancanın para ihtiyacı olacak nasıl olsa' diye söylenti çıktığında biraz el ovuşturmalarına benzer bir şey bu.
Biz onları önemsemiyoruz. Türkiye olarak biz rakamlarımızı, başarılarımızı tekrar ediyoruz. Elimizde değerlerimiz, sağladığımız başarılar var. Türkiye olarak bizim bu kadar da aman onlar ne der diye de böyle el pençe divan duracak bir halde de değiliz. Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ilişkilerimizi keseriz. Ama bu da önem vermek olur, onu da söyleyeyim. Türkiye olarak biz yolumuza, işimize bakacağız."
- Rusya ile ticaret
Bakan Zeybekci, bir gazetecinin AB'ye üyelik müzakerelerini sürdüren Türkiye'nin AB'ye ambargo uygulayan Rusya ile bu ürünlerde ticaret yapması etik mi ? sorusuna ise, Türkiye'nin AB'ye tam üye olmadığını, ne zaman üye olacağıyla ilgili bir tarih de olmadığını belirtti.
Etik mi kesinlikle etik. Benim ülkemin menfaatine olan herşey doğrudur. Rusya'daki payımı artırmak için attığım tüm adımlar doğrudur. Ben onların üyesi değilim. Benim böyle bir zorunluluğum yok bana da asla böyle bir şey söylemezler. Biz serbestiz. Biz burada son derece doğru yapıyoruz. Biz İranla tercihli ticaret anlaşması imzalarım, Rusya ile de imzalayabilirim. Kapsamı hiç önemli değil genişletebiliriz. Biz menfaatimize bakarız" dedi.
- Yaş üzüme teşvik
Zeybekci, yaş sebze meyve ihracatının artırılmasıyla ilgili çalışmaların da devam ettiğini, yaş üzüme verilen desteğin de bu yıl artırıldığına dikkat çekti.
Zeybekçi, "İlk defa burada söylüyorum. Yarından sonra çıkacağı için. Yaş üzüm ihracatına 80 lira destek veriyordum 130 liraya çıkıyor. Bu üreticinin fiyatlarına yansıyacak" dedi.
Gelecek dönemde ithalata getirilen düzenlemeler konusunda ayakkabı sektörüne benzer adımların atılıp atılmayacağıyla ilgili bir soru üzerine ise Zeybekci, şunları söyledi:
"İthal etmediğimiz zaman ülke ekonomisinin etkilenmeyeceği ürünler var, aksine bizde kadim meslek kollarının canlanmasını sağlayacak, daha çok istihdam katma değer sağlayacak sektörler var. Bunlar belli, gıdada, elektronikte, elektrikli eşyalarda, mobilyada ve el aletlerinde var. İnşaat malzemeleriyle ilgili bazı firmaların isimleriyle anılan mağazalar var. Oraya gittiğiniz zaman yüzde 90'ın üzerinde Çin malıdır. Bunların tamamı bir zamanlar Türkiye'de üretiliyordu. Çok güzel markalarımız vardı. Tamamı ortadan kalkmış durumda. Yerli sanayiyi korumanın yanında bu sektörleri kaybetmemek, istihdamı ve üretimi artırmak.
Tabi bir anda ithalatın zorlaştırılması, üzerine maliyet getirilmesi enflasyonu artırabilir diye eleştiriler gelebilir. Enflasyonla mücadele çok önemli ama bizim için olmazsa olmaz olan büyümedir. İstihdamı, üretimi artırma ihracata dayalı büyüme bizim için enflasyonun köküne kezzap suyu dökecek kadar etkin bir mücadeledir."
- "Kriz beklemeyin"
Bir gazetecinin Türkiye'de kriz beklentileri bulunduğunu söylemesi üzerine de Zeybekci, halkın güçlü bir şekilde desteklediği iktidarın düşmesi için yapılan çalışmanın seçimlerde başarılamadığını, ekonomiyi bozarak bunun yapılmak istendiğini savundu.
Bunun da en güçlü şekilde denendiğini, Merkez Bankası'nın döviz ihalesine çıktığı dönemde tek bir hesaptan 2,5 milyar dolarlık talebin geldiğini ifade eden Zeybekci, bunun arkasında iyi niyet olmadığını, ülkede kriz çıkartmayı amaçladığını kaydetti.
"Kim isterse istesin Türkiye'de kriz çıkmaz" diyen Zeybekci, "Çünkü kamu borçlarının milli gelire oranı 28 AB ülkesinin 25'inden daha iyi, bankaların sermaye yeterlilik oranları yine aynı. Türkiye'nin bir yıl içinde toplam özel ve kamu borçları 120 milyar dolar. Bunun çok daha fazlası var Türkiye'nin elinde. Matematiği ortaya koyduğunuz zaman kriz mümkün değil" diye konuştu.
- İzmir'e termal sağlık ve turizm teşviği
Yatırım teşvikleri konusunda İzmir'in avantajlarını iyi tespit edip ona uygun teşvikler geliştirilmesi gerektiğini anlatan Zeybekci, "Ben İzmirle ilgili olarak çok hızlı bir şeyin termal sağlık ve turizm olabileceğine inanıyorum. Yakında turizmle ilgili dünyaca ünlü çok büyük bir organizasyonu İzmir'de düzenlemeyi planlıyoruz. Ama şimdilik henüz netleşmediğinden söylemek istemiyorum. Ama tüm dünyayı buraya toplamayacağımız bir yatırım olacak" diye konuştu.
İzmir'de Ege Serbest Bölgesi'ne benzer uzmanlık alanlarına ayrılmış bir kaç tane daha serbest bölgenin oluşturulması gerektiğini de ifade eden Zeybekci, "Serbest Bölge üzerinde çalışıyoruz. Yakında bununla ilgili beyin fırtınası da yapacağız. ESBAŞ'ı çok başarılı buluyorum ama ESBAŞ'ı daha da detaylandırmamız lazım. Yani uzmanlık alanlarına göre ayırdığımız birkaç tane daha serbest bölge oluşturmamız lazım. Yeni serbest bölge kanununda da sona geldik" dedi.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, eşinin sağlık durumuna ilişkin, "Etkinliğe katılmak için gitmiştik. Yağmur yağıyordu, onlar çıkmamakta tereddüt ediyorlardı, 'Çıkalım demişler' o sırada yukardayım bir baktım Ayşen aşağıda yatıyor kanlar içinde. Direkt kafaya gealmiş 60 kiloluk bir şey. Allah bize bağışladı başka söyleyecek bir şey yok, evde istirahat ediyor. Tam kafanın orta yerinde, görünmez kaza dedikleri şey. Ama bir cehalet var. Orada insanlar var ortamda adam onu (spot ışığı) eliyle söküyor ya yağıştan ya da elinden kayıp düşüyor. Önce platforma sonra aşağıya düşüyor."
"İzmir'in teşviklerden yeterince yararlanmadığı için sanayi ve diğer sektörlerin önünde engel gibi görüldüğü" iddialarına ilişkin soruya, bu iddialara katılmadığını söyledi.
Bu konuda şöyle devam ediyor: "İzmir'in termal sağlık ve turizm alanında çok hızlı bir şekilde gelişmesi gereken bir alan. Yakında inşallah turizmle ilgili dünyaca önemli bir organizasyonu İzmir ile ilgili düşünüyoruz ama kesinleşmediği için dillendirmek istemiyoruz. Bütün dünyayı buraya toplamak gibi devasa bir organizasyondan bahsediyoruz. Şu anda üstünde de çalıştığımız serbest bölgeler, ESBAŞ'ı çok başarılı buluyoruz ama ESBAŞ'ı daha detaylandırmak lazım. Uzmanlık alanlarına göre ayrılan İzmir'de birkaç tane daha serbest bölge oluşturmamız lazım. İzmir bir şeyle anılmalı."
Gazetecilerin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili açıklamalar: ilişkilerin kesilmesi konusu
Türkiye olarak bizim iki tane derecelendirme kuruluşuyla aboneliğimiz, anlaşmamız var bu da Moods ve Fich, Standart Pors ile mesela bizim herhangi bir şeyimiz yok ama SP 'de Türkiyle ile ilgili tespitler derecelendirmeler ya da açıklamalar yapıyor dolayısıyla bu Türkiye için böyle bir şeyi kestiğinde bir B planı olmasına gerek yok diye inanıyorum.
(Aboneliği bitirirsek ne olur) Öyle bir şey konuşmamak lazım yani Sayın Cumhurbaşkanımız, "Gerekirse" dedi ondan sonra bunun gerektiğini,"evet artık gerekli hale geldi" diye konuşmamak lazım. Şu nu da iyi bilmek lazım Türkiye'de 10 Ağustos'ta seçim yapılacak Pazar günü Moodys Cuma günü illa Türkiye ile ilgili bir açıklama yapacağım diye bir gayret içinde. Takip ederseniz o hafta başında pazartesi ben pozitif bir yaklaşım olduğunu sanmıyorum negatif şeyler bekliyorum diye açıklama yaptım.
Hiç yorum yok: