Filiz Özkol: Her derde deva
Bizim geleneksel kültürümüzde var olan koca karı hikayelerine bilmem ne kadar aşinasınız?
Nesiller eskiyip çaptan düştükçe; hele eski toprak konumuna geçince, hatta tebdil-i dünya değiştirince sağlıklarında yapamadığı primi yaparlar. Eskilerin sözleri, ben dahil eminim her birimiz için altın değerindedir. Ne zaman bir şeyi örneklemek istesek, hemen geçmişin ulemaları öteki taraftan devreye girer. Hayata dair yaşanmışlıklar olduğu için çoğu kez de kabul görürler. Bende de, bir fasikül atasözü ve lokman hekim tarifleri mevcuttur. Ne varsa onlarda var; diyerek, lüzumlu lüzumsuz biriktirmişim.
Efendim; başınızın ağrısı, kocanızın aldatması, çocuğunuzun derdi tasası velhasıl birçok sorunumuzun tek ilacı bizim yedi ceddimiz ötesindendir. Yolunda gitmeyen bir durum mu var, kafamız mı karışık? Hemen ölmüşlerimize sinyal veririz ‘Gelin, yetişin bizi kurtarın’ diye. Tıpkı “tv reklamlarında anında ortalığı pırıl pırıl yapan, çamaşırları yıkayan ve sonra birden kaybolan Acele yetiş bacıları” gibi. Tecrübe güzel şeydir. Fakat kim bilebilir ki, yaşanmışlıkların doğru bilgilerinin yıllar ötesinden sıfır hatayla bize ulaştıklarını.
Geçen gün arkadaşımın kızı karın ağrısından kıvranırken, anne dayamış kızının karnına sıcak su torbasını. Neymiş; o da kendi annesinden öyle görmüş. Tabii kızın apandisti patlayınca hastaneye zor yetiştirdiler, malum ölümün eşiğinden zor döndü zavallı yavrucak.
Yine geçen günlerin biriydi; acil bir yere yetişmem gerekiyor, randevuma geç kalmışım, hemen bir taksiye atladım. İşim acele, trafik yoğun, herkes gergin, of puf içindeyim. Nişantaşı, Tarabya mesafesi söz konusu olunca yolda geçen zaman bin yıl gibi geliyor. Ben sürekli müdahale durumunda şuraya girelim, buradan geçelim, yolu kısaltalım muhabbetindeyken; taksici de, ‘Benim rahmetli babam’’ deyince; aman baban orda kalsın, buraya gelmesin şimdi deyiverdim. Saygıdeğer şoför kardeşim hiç oralı değil. Belediye başkanı olsa, trafiği nasıl düzelteceğini, Başbakan olsa, Güney Doğu sınırımızdaki karışıklığın önlemini, Cumhurbaşkanı olsa, Türkiye’yi dünyada bir numara yapacağını, hatta Amerika başkanını bile eleştiri listesine alıp kendisinin uzaya çıkabileceğini anlatırken ‘Dur geldik’ diyerek inerken, kendimi tutamadım, aldı beni bir kahkaha,
-Bekle, sen hele bu dünyadan göç et. Üzerinden üç, beş nesil geçsin. Fikirlerin atasözü kıvamına gelsin, nesilden nesle aktarılsın, hatta üzerlerine daha farklı fikirler eklensin hepsi olur kardeşim deyiverdim. ‘’Nasrettin Hoca’nın tellere takılan yün hikayesi’’ misali. Bilenler bilmeyenlere anlatsın lütfen, fıkra uzun. Parasını ödeyip teşekkür ederken, adam şaşkın şaşkın yüzüme baka kaldı. Anlaması zor olan şeylerin akıl vereni çok olur. Geçmişin bilge kişilerini ben bayağı merak etmeye başladım. Her devrin hikayesi farklı ve her şey kendi döneminin koşullarına göre değerlendiriliyorsa, dünün fikirleri bugünün sorunlarıyla nasıl bağdaşıyor, diye düşündüm düşünmesine de, yine de ‘Yiğidi öldür hakkını ver’ diyerek atalarımıza rahmetle hak vermek istedim. Bilgelik kolay bir şey olmasa gerek. Fakat işin komik yönü çok eğlenceli bir milletiz. ‘’Her derde deva‘’ fikirlerimize bayılıyorum vesselam. Yine güzel bir ata sözü ile yazımızı bitirelim. Siz, siz olun, dereyi görmeden paçaları sıvamayın. Sevgiyle ve olduğunuz gibi SAHİCİ kalın.
Cahilin sonunda göreceği şeyi, akıllılar önce görür. - Mevlâna
Hiç yorum yok: